AŞKIN BİR DEHA, ÜTOPİK BİR MODERNİST: OSCAR NIEMEYER
- Author Gülen Yalçınkaya Özelçi
- In YAŞAM
- Date 6 Ocak 2020
Bu yazımda sizi tevazu, bilgi, bilgelik, sıra dışılık, ilham yüklü, verimli yaşamıyla tüm dünyada ön plana çıkmış olan ve 2012’nin Aralık ayında 104 yaşında iken vefat eden mesleğimin öncülerinden Oscar Niemeyer ile tanıştırmak istiyorum…
Bu duayen meslektaşım, dünya çapında 600’ den fazla esere imza atan, uzun ömrüne rağmen son demlerine dek çalışan siyasi görüşleri, idealizmi nedeniyle yirmi bir yıl sürgün hayatı yaşayan, paylaşmayı çok seven, yaşamı her daim mesleğinin önünde tutmuş, kibre sapmamış ve yaşamını inceleyen herkeste hayranlık dalgası yaratan biridir…
Aşkınlık diyorum, zira yeni pek çok tarzı ve örneğin eserlerde dökme betonun gücünü ilk kez ortaya koymuş, yuvarlak hatlı ve canlı, yaşayan ve yaşatan modelleri ve eserleriyle yoğun ilham rüzgarlarına sevgiyle hedef olmuştur. Tevazuunu ise şu sözleri anlatır:
“ Her şeyin ne kadar önemsiz olduğunu anlamak için öncelikle mutlaka mütevazi olmamız lazım.” diyor ve ekliyor“ Gökyüzündeki yıldızlara bakın, evrenin uçsuz bucaksızlığına, işte o zaman ne kadar önemsiz olduğumuzu anlayacaksınız.”
Yaşamına mercek tutmamız gerekirse, kaba hatlarıyla ana başlıklar olarak, yerimiz elverdiğince şunları yazabiliriz:
Oscar Niemeyer, 15 Aralık 1907 tarihinde Brezilya’nın başkenti Rio de Janerio’da yer alan ve de daha sonraları dedesi Ribeiro de Almeida’nın ismi verilecek olan Laranjeiras bölgesinde dünyaya geldi. Oscar Niemeyer Soares ve Delphina Ribeiro de Almeida’nın oğludur. İki erkek ve bir kız kardeşi vardır. Büyük babası Brezilya Anayasa Mahkemesi’nden sorumlu devlet bakanı olan Niemeyer, ailesini katolik kökenli bir burjuva aile olarak tarif eder. 21 yaşında İtalya’dan göçen bir aileden olan Annita Baldo ile evlendi ve ondan bir kızı (Anna Maria Niemeyer) oldu. Bu kızından dört torunu vardır. Nimeyer’in ilk eşi 2004 yılında öldü, 16 Kasım 2006 tarihinde (98 yaşındayken) kendisinden 38 yaş genç olan asistanı Vera Lúcia Cabreira ile evlendi.
1936 yılında mimarlık kariyerine başlayan ve ölümüne dek (5 Aralık 2012)tasarımları inşa edilmeye devam eden Oscar Niemeyer’in mimari tarzı, zaman içinde yer yer değişiklikler göstermiş olsa da, en önemli özelliği dökme betonu son derece yaratıcı ve farklı biçimlerde kullanmasıdır. Yuvarlak hatlı özgün çalışmaları için bakın kendisi neler söylüyor: « Eğri biçimlere karşı ilgi duyuyorum. Gelişmekte olan modern teknoloji sayesinde gerçekleşebilen özgür ve hassas eğrileri, eski ve saygın Barok tarzı kiliselere tercih ederim. Doksan dereceli köşeleri ve rasyonel mimarlığın cetvel ve gönyeyle oluşturulan anlayışını özellikle göz ardı ettim ve de dökme betonunun bana sunduğu eğrilerin ve düz çizgilerin dünyasına girdim. Bu kasıtlı protestoyu gerçekleştirebilmek için, yaşadığım ülkemin ortamından, beyaz kumsallarından, kocaman dağlarından, eski Barok tarzı kiliselerinden ve çekici esmer kadınlarından ilham aldım. »
Niemeyer mimarlığıyla insanları şaşkına çevirmeyi, sürprizler yaratmayı arzuluyordu. Dik açılardan kurtularak, yapılarını dağların, dalgaların ve sevgililerin kıvrımlarını hatırlatan çizgilerle tasarlıyordu. Kendisi stilinin kişisel olduğunu belirtse de, kimi tarihçiler, onun arzularını, kıvrımlarını ve Brasília gibi projelerini sürrealist mimarlık bağlamında inceliyorlardı.
Bu bahis konusu olan Brasilia projesi ‘Geleceğe ait baştan aşağı bir kent tasarlamakla’ ilgiliydi. Niemeyer, 1956’da projelendirilmeye başlayan ve dört yıl sonra devreye giren Brasília gökyüzünden bir uçak gibi görünmesini ve sınıflar arası ayırımları da silmesini hayal ediyordu.
Brasilia’nın oldukça geniş ve boş caddelerin varlığı şöyle bir mantalitenin gereği olmalıdır: Oscar Niemeyer insanların aynı şehirde bir noktadan diğerine gidebilmesi için yirmi dakikadan daha fazla süre harcamasının o insana saygısızlık olduğu yorumunu yapmıştır. Diğer bir yeni şehir planlama fikri ise yapıların çoğunlukla yerden kolonlar ve diğer taşıyıcı sistemler ile yükseltilmesidir; böylelikle bu binaların boş kalan alt kısımlarının özgür olması ve doğa ile bütünleşmesi amaçlanmıştır.
Niemeyer’in 60lı yıllarda dizayn ettiği ve uzay çağını yansıtan hükümet binaları sayesinde, ülkenin başkenti kıyı şehri Rio de Janeiro’dan Brezilya kentine taşınmıştı.
Oscar Niemeyer, son derecede aktif bir komünistti. Kuruluşundan itibaren üyesi olduğu Brezilya Komünist Partisi,1945’te onun evinde örgütlenmişti. 1964 yılında ABD’nin desteğiyle gerçekleşen askerî darbe sırasında bürosu yağmalanmış, editörü olduğu derginin merkezi yakılıp yıkılmıştı. Darbeden sonra Paris’e yerleşerek 1985’e kadar mimarlığını burada sürdürdü. Bu dönemdeki projelerinden en ünlüleri Fransız Komünist Partisi Merkezi’yle Cezayir Üniversitesi’dir. Brezilya’ya dönüşünün ardından Komünist Partisi Başkanlığı’na seçildi ve 1996’ya kadar bu görevde kaldı. Arkadaşı Fidel Castro’ya göre, Niemeyer’le ikisi bu gezegende kalan son komünistlerdi.
21 yıllık sürgün yaşamını Paris’te geçirmiştir. Paris’in Şanzelize Caddesi bölgesinde ofis açan mimarın bu dönemdeki kariyeri ve tasarladığı eserleri Brezilya’dakine kıyasla farklıdır.
Bizi birleştiren ve daima ileriye götüren gemimiz Gülen Yalçınkaya Özelçi, yıllarını tasarıma vermiş ve ilk günkü heyecanını ve enerjisini korumayı başaran yegane mimarlardandır. Tasarımı profesyonel bir kalemden öğrenelim.